1-) Jeremiah Johnson 1972

Jeremiah Johnson, Batılı bir yalnızdır. Güçlü bir dağ savaşçısı ve zorlu yaşam koşulları. Dağlarda yaşamayı seçen ve bir dağlı tarafından eğitilen Johnson, arzuladığı münzevi hayatı kuramaz ve medeniyetin sert tavırlarından kurtulamaz. Sydney Pollack ve Robert Redford arasındaki işbirliği mükemmel. Her ikisinin de kahramanın ruhunu çok iyi anladığını ve unutulmaz bir portre yarattığını söylemeliyim. Jeremiah Johnson, her zaman uzakta olan ve hoş karşılanan bir arkadaş gibidir. Bir kereden fazla tekrar ziyaret etmeye değer bir sinema şaheseri.

2-) Ben istersem Yaşarsın (1970)

Sığır baronu John Chisum, Lincoln’deki büyük malikanesinde sığır yetiştiriyor. Lawrence Murphy (Forrest Tucker) topraklarına ve hayvanlarına el koymak istiyor. John Chisum, Murphy’yi ele geçirmek için Billy the Kid (Jeffrey Dewell) ve Pat Garrett (Glenn Corbett) ile birlikte çalışır.

3-)Kahramanın Sonu (1962)

The Man Who Shot Liberty Valance 1962 Film

Senatör Rancy Stoddard, arkadaşı Tom Doniphon’un cenazesi için Vahşi Batı kasabası Shinbone’a döner. Senatörün Shinbon’da ne yaptığını merak eden bir muhabire, “Liberty Valance’ı vuran adam” olarak kariyerinin nasıl başladığını anlatıyor. Silahların hukukun üstünlüğünün yerini aldığı Shinbon’a, Batı’da hukuku tesis etmek amacıyla bir avukat olarak gelir. Posta arabası yasadışı bir şekilde kaçırıldığında Rancy, Liberty Valance tarafından ciddi şekilde dövülür. Valance’ı adalete teslim etmenin bir yolunu bulma girişiminde bulunan Rance, Shinbon halkına okuma yazma da öğretir. Sonunda silahı alır ve Valance’ın önünde durur. Liberty Valance’ı vuran adam; Kültür, tarih ve estetik açıdan önemli olduğu için 2007 yılında Ulusal Film Bürosu’nun koruması altına alındı.

4-)İntikam Kanunu (1955)

Kardeşinin ölümüyle ilgili gerçeği ararken, Will Lockhart (Stewart) kendini kör ve sevgili oğlu (Alex Nichol) sadist eğilimler sergileyen zengin bir çiftçi (Donald Crisp) olan Kral Learvari’nin aile ilişkilerine karışmış halde bulur. Nicol’ün adamlarına Stuart’ı yakalayıp yaraya bir diyet olarak kahramanı yakın mesafeden kolundan vurmalarını emrettiği sahne, o dönemin izleyicilerini şok etti. Butler Vic Hansbrough (Arthur Kennedy), erkeklik açısından başkahramanın neredeyse eşdeğeridir (Mann’ın 1952 western filmi The Bend of the River – The Bouncer Caravan’da olduğu gibi), ancak asi Apaçilere tüfek satma gibi kirli bir işi yürütürken bir yandan da çiftliklerini yönetir. Asla miras alamayacağı bir ailenin küskünlüğü yüzünden düşmanı olur. Unutulmaz müziğiyle (“Batı, silahında bu kadar çok çentik olan bir adamı asla görmeyecek”) ve “insanların birbirleriyle ne kadar umutsuz ve takıntılı bir ilişki kurduğunu ve aşırı psikolojik durumlarını vurgulayan tehlikeli bir atmosfer” ile “The Law of Revenge”, ayırt edici bir Manna oldu. Gergin ve trajik bir hikaye.

5-)İyi, Kötü ve Çirkin (1966)

The Good, the Bad and the Ugly 1966 Film

Sergio Leone’un yönetmenliğini yaptığı başyapıt serinin son filmi olan İyi, Kötü ve Çirkin filmi 15 Aralık 1966 tarihi ile vizyona girmiş ve 426.557 kişilik IMDB oylaması ile 8,9 değerinde bir puana sahip olmuştur. Başrolde serinin tamamında yer alan Clint Eastwood dahil olmak üzere Eli Wallach ve Lee Van Cleef gibi isimler yer almaktadır. 13 Ocak 1969 tarihinde Türkiye’de vizyona giren Aksiyon ve Western türdeki The Good, the Bad and the Ugly filmi 2 saat 41 dakikalık süresiyle serinin en uzun filmi olma ünvanını da almıştır.

Ortak amaca hizmet eden 3 silah ve yol arkadaşının kaderleri açısından yolları bir şekilde kesişmiş, isimleri ise İyi, Kötü ve Çirkin olmuştur. O dönemde Amerika’nın İç Savaş’la uğraşması tüm yaşananlar için bir araç olarak kabul edilmekteydi. İyi ve Çirkin çok riskli işlere girişmekte fakat çokta iyi para kazanmaktaydı. Çirkin çok zaman geçmeden en çok aranan azılı suçlular listesine girer ve İyi onu adalete teslim ederek ödünü alır. Fakat Çirkin’i darağacından tehlikeli bir yöntem uygulayarak kurtarır. Günün birinde gizli bir hazine ortaya çıkar ve iki dostun arası bozulur. İkili kavga ederken birden bire ortaya üçüncü bir hazine avcısı çıkar ve onun adı da Kötü’dür. Artık her şey başka türlü yaşanacaktır…

6-)Yabandan Gelen Adam

Giù la testa 1971 Film

Film, Meksika Devrimi sırasında geçiyor. Film, elinde patlayıcılar olan İrlandalı bir asker ile yeteneklerini banka soymak için kullanmak isteyen başka bir paralı askerin hikayesini anlatıyor. Bir grup siyasi mahkumun kurtarılmasına yardım eden Sean Mallory, birdenbire bir halk kahramanı olur. Tek amacı çok para ve biraz ün kazanmak olmasına rağmen, devrimci kahramanlığını pek beklemiyordu. Bir süre sonra kontrolünü kaybeder ve yaydan ok çıkar.